112 – İhlas Suresi | el Camiu li-Ahkami’l-Kur’an
İbn Mes’ud, el-Hasen, Atâ, îkrime ve Câbir’in görüşüne güre Mekke’de inmiştir. İbn Abbas’m iki görüşünden birisine göre, Katâde, ed-Oahhâk ve es-Süddî’ye göre de Medine’de inmiştir. Dört âyettir.

İhlas Suresi | el Camiu li-Ahkami’l-Kur’an ( İmam Kurtubi Tefsiri )
Rahman ve Rahim Allah’ın Adı île
- De ki: “O, Allah’tır. Bir tektir.
- “Allah’dır, Samed’dir.
- “Doğurmamıştır, doğumlmamıştır.
- “Kimse de O’nun dengi değildir.”
“De ki: O Allah’tır. Bir tektir.” Eşi, benzeri bulunmayan, zevcesi çocuğu ve ortağı olmayan bir ve tektir.
“Birtek”in aslı: olup, “vav” hemzeye kalbedilmişrir. Sair en-Nabiğa’nın şu mısraı da bu kabildendir:
“Kısa boylu çimenlerin bittiği yerde bir tek ünsiyet verecek kişi üzerine…”
“Bir” İle; “Bîr tek” arasındaki farka dair açıklamalar daha önceden ei-Bakara Süresi’nde ve “el-Esnâ fi Şerhi Esmaillahi’l-Hüsnâ” adlı eserimizde yeteri kadarıyla geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah’a hamdolsun.
“Bir tektir” buyruğu “O bir tektir” anlamında merfûdur. Anlamın şöyle olduğu da söylenmiştir: De ki: Durum ve hal şu ki: Allah bir tektir.
“Bir tek” anlamındaki lafzın, “Allah” lafzından bedel olduğu da söylenmiştir. (Meal buna göre yapılmıştır,)
Bir topluluk; “Bir tektir, Aİİah’tır” lafzını (birinci kelimeyi) daha hafif olduğu ve iki sakinin arka arkaya gelmesinden kaçmak maksadıyla ten-vinsiz okumuşlardır. Şairin şu sözü de bu türdendir:
“Ve pek az müstesna, Allah’ı zikreden kimse de yok,”
“Allah’dır, Sameddir.” Yani ihtiyaçların kendisine sunulduğu kimsedir.
ed-Dahhak, İbn Abbas’tan böylece rivayet etmiştir. O dedi ki: İhtiyaçların kendisine sunulduğu kimsedir. Nitekim yüce Ailah şöyle buyurmuştur: “Sonra size herhangi bir sıkıntı gelip çattığında O’na yalvarıp yakarırsınız.” (en-Nahl, 16/53)
Dilciler şöyle demiştir: Samed; musibet ve türlü zorluklar halinde kendisine (ihtiyaçların karşılanması için) başvurulan yüce efendi demektir. Şair şöyle demiştir;
“Dikkat edin, o musibet haberini erken vakit getiren kişi Esedoğullarından
o hayırlı iki kişinin musibetini haber verdi: Amr b. Mesud ile o seyyid ve samed olanın (haberlerini).”
Bazıları da “Samed”, ezelden beri var olan ve ebediyyen var olacak olan, daim ve baki demektir, demişlerdir. Bunun sonraki buyruklarla tefsir edildiği de söylenmiştir: “Doğurmamıştır, doğunılmamıştır.”
Ubeyy b. Ka’b dedi ki; Samed, doğurmayan ve doğurulmayan demektir, Çünkü ölmeyecek hiçbir şey yoktur. Ölen herbir şeye de mirasçı olunur.
Ali ve yine İbn Abbas, Eh» Vail, Şakik b. Seleme ve Süfyan şöyle demişlerdir: Samed her türlü şeref ve efendilik alanlarında, efendiliği üstünlüğü en ileri derecede buiunan seyyici demektir. Şairin şu bey i tinde de bu anlamdadır:
“Bir kılıçla tepesine dikildim, sonra ona dedim ki:
Ey Huzeyfl Al bu darbeyi sen (güya) seyyidsin, samedain.”
Ebıı Hureyre dedi ki: Hu; kimseye muhtaç olmayıp, herkesin kendisine muhtaç olduğu kimseye denir. es-Süddi dedi ki; Arzu edilen hususlarda kendisine yünclinilen, bütün musibetlerde kendisinden yardım istenilendir.
el-Huseyn b. ei-Fadl dedi ki: Dilediğini yapan ve dilediğine hüküm verendir. Mııkatü dedi ki: Hiçbir kusuru bulunmayan kâmii demektir. ez-Zibrikan’ın şu beyi tinde de bu anlamdadır:
“Hep birlikte gece yarısında yola koyulun ve tevekkül edin Bir Seyyid ve Samed’in dışında daim olan yoktur.”
el-Hasen, İkrime, ed-Dahhak ve İbn Cübeyr de şöyle demiştir: Samed, karın boşluğu olmayan, içi boş olmayan demektir. Şair şöyle demiştir:
“0 savaşların alevidir her zaman onun asil atları Asık suratlı olup içi boş gemlerini çiğneyip durur.”
Derim ki: Biz bütün bu görüşleri “Kitabu’l-Esna…” adlı eserimizde “es-Samed’i açıklarken geniş açıklamalarıyla zikretmiş bulunuyoruz. Bunlardan sahih olanın da, iştikakın doğruluğuna tanıklık ettiği açıklama olduğunu orada belirtmiştik. Doğrusu birinci görüştür. Bunu da el-Hattabi zikretmiştir,
Allah’ın rahmetinden uzak tuttuğu, rezil ettiği, cehennem ateşini de kalacak yeri ve barınağı kıldığı kimseler, bu sûreden kimi lafızları iskat-etmiş, nama2da insanlar kendisini dinlerken “(i^jı jt^ijjı İİı ): Allah bir tektir, Sa-meüdir” diye okumuş Ve “De ki o…” lafızlarını düşürerek, bunların Kur’ân’dan olmadığım iddia etmiş “( j^-İ ): Bir tektir” lafzını değiştirerek doğrunun kendi okuduğu şekil olduğunu iddia etmiş, insanların okudukları şeklin batıl ve imkansız olduğunu söylemiştir. Böylece âyetin manasını iptal etmiş olmaktadır.
Çünkü tefsir alimleri şöyle demiştir: Bu âyet müşriklerin gelip Rasûlullah (sav)’a şayie demeleri üzerine İnmiştir: Bize Rabbini anlat, O altından mıdır? Yoksa bakırdan mıdır? Yoksa tunçtan mıdır? Bunun üzerine yüce Allah, onlara cevab olmak üzere: “De ki; O Allah’tır, bir tektir” diye buyurmuştur. Burada “O” lafzı onlara verilen cevabın delaleti ve onlara cevabın neresi olduğuna dikkat çekilmektedir. Eğer bu kaldırılacak olursa âyetin manası batıl olur. Yüce Allah’a iftira edilmiş, Rasûlullah (sav) da yalanlanmış olur.
Tirmizî, Ubey b. Ka’b’dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: Müşrikler Rasû-İLillah (sav)’a dedi ki: Bize Rabbini tanıt. Bunun üzerine yüce Allah: “De ki: O Allah’tır, bir tektir. Allah’tır, Sameddir” buyruklarını indirdi. Samed de doğmamış ve doğurulmamtş olandır. Çünkü doğup da ölmeyecek hiçbir kimse olmadığı gibi, ölüp de kendisine mirasçı olunmayacak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz yüce Allah ölmez ve kimse O’na mirasçı olmaz.[2]
“Kimse de O’nun dengi değildir” (buyruğu hakkında) dedi ki: O’nun benzeri ve dengi yoktur. O’na benzer hiçbir şey yoktur.
Ebu’l-Aliye’den de şöyle dediği rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) onların tanrılarını ağzına dolayinca onlar: Haydi sen bize Rabbini tanst, dediler. Dunun üzerine Cebrail ona bu sûreyi getirdi: “De ki: O Allah’tır. Bir tektir.” deyip, onun benzerini zikretti. Fakat bu rivayette Ubeyy b. Ka’b’dan diye rivayet etmedi, Bu rivayet daha sahihtir. Bu açıklamayı Tirmizi yapmıştır.[3]
Derim ki: Bu hadiste “De ki: O Allah’tır. Bir tektir” lafzı sabit olduğu gibi “Samed” lafzı da açıklanmaktadır ki, daha önce de geçmiş bulunmaktadır. İkrime’den de bunun benzeri bir açıklama nakledilmiştir.
İbn Abbas dedi ki: Meryem’in doğurduğu gibi “O doğurmamıştır” İsa’nın ve Uzeyr’in doğurulduğu gibi “Odoğurulmamışttr.” Bu hem hristiy anların inançlarını reddetmektedir, hem de, Uzeyr Allah’ın oğludur, diyenlerin kanaatlerini- reddetmektedir.
“Kimse de O’nun dengi değildir.” Hiç kimse O’na benzer değildir. İfadede takdim ve telyr olup takdiri şöyledir; “Kimse de O’nun dengi değildir.”[4]Ayette haberi (olan: küfüven lafzını) ismi (olan ehad)den önce zikretmesi, âyet sonlannın aynı nazın üzere devam etmesi içindir.
“Denk” anlamındaki- lafzı “fe” harfi ötreli ve sakin olarak okunmuştur. Daha önce el-Bakara Sûresi’nde (el-Bakara, 2/67. âyet, 4. başlıkta) Ük harfi ötreli olup, üç harfli olan herbir ismin aynının (ikinci harfinin) hem ötreli hem sakin okunabileceğine dair açıklamalar geçmiş bulunmaktadır. Yüce Allah’ın: ” Ona kullarından bir parça isnad edip yakıştırdılar” (ez-Zuhruf, 43/15) buyruğu(ndaki “cüz” lafzı) müstesnadır. Bunun gerekçesi de (orada) açıklanmış idi,
Hafs: “Dengi” lafzını “fe” harfini ötreli ve hemzesiz olarak okumuştur. Hepsi de fasih söyleyişlerdir.
Bu sûrenin faziletine dair varid olmuş hadislere dair açıklamalar ile ilgili olarak vereceğimiz bilgileri üç başlık halinde sunacağız: [5]
1- Bu Sûrenin Kur’ân’m Üçte Birine Denk Geldiğine Dair Rivayetler:
Sahih-i Buhârî’de Ebu Said el-Hudri’den şöyle dediği sabittir: Bir adam bir diğerinin “De kii O Allah’tır, bir tektir” Sûresi’ni okuyup ve defalarca tekrar edip durduğunu işitti. Sabah olunca Peygamber (sav)’a geldi. Ona bu durumu anlattı. Bu adam bıı sûreyi azımsıyordu. Bunun üzerine Rasûlulkh (sav) şöyle buyurdu; “Nefsim elinde olana yemin ederim ki o, Kur’ân’ın üçte birine denktir.”[6]
Yine Ebu Said el-Hudri’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Peygamber (sav) ashabına dedi ki: “Sizden herhangi bir kimse bir gece Kur’ân’ın üçte birini okumaktan yana aciz kalır mır1” Bu onlara ağır geidi ve: Buna hangimizin gücü yeter, ey Allah’ın Rasûlü? dediler. Peygamber şöyle buyurdu: “O Allah’tır. Biftektir. Sameddir (Sûresi) Kur’ân’ın üçte birine denktir.” Bu hadisi Müslim, Ebu’d-Derda yoluyla bu manada rivayet etmiştir.[7]
Ebıı Hureyre’den de şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki; “Toparlanınız, çünkü ben -size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağım.” Toplananlar bir araya geldi, daha sonra Peygamber (sav) (yanlarına) çıkıp “De ki: Allah’tır, bir tekfir” Sûresini okudu, sonra içeri girdi. Birbirimize: Benim görüşüme göre buna sebeb ona semadan gelen bir haber olmalıdır. Onun içeri girmesine sebep teşkil eden odur. Daha sonra çıkıp şöyle dedi: “Ben size Kur’ân’ın üçte birini okuyacağımı söyledim. Haberiniz olsun ki o (sûre) Kur’ân’ın üçte birine denktir.”[8]
Kimi ilim adamı şöyle demiştir: Bu sûrenin Kur’ân’ın üçte birine denk düşmesi bu serede yer alan “es-Samed” isminden dolayıdır. Çünkü bu isim ondan başka hiçbir sûrede bulunmamaktadır. “Ahad: Bir tek” ismi de böyledir.
Kur’ân-ı Kerim’in üç, üçte bir halinde indirildiği söylenmiştir. Birisi ahkamdır, bir diğer üçte biri va’d ve vaiddir. Bir diğer üçte biri ise isimler ve sıfatlardır. “De ki: O Allah’tır. Bir tektir” Sûresi bu üç, üçte birden birisini ihtiva etmiştir ki, bu da isimler ve sıfatlardır.
Müslim’in Sahih’mde yer alan Ebu’d-Derda’nın rivayet ettiği hadis de hu tevile delaiet etmektedir. Buna göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Aflah Kur’ân’ı üç bölüme ayırmıştır. “De ki: O Allah’tır. Bir tektir”i Kur’ân’ın cüzlerinden bir bölüm kılmıştır, “[9]
İşte bu açık bir nas olup bu anlamdan harekette bu sûreye İhlas Sûresi adı verilmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır. [10]
2- Bu Sûreyi Okumanın Fazileti:
Müslim’in, Aişe’den rivayetine göre Rasûlullah (sav) bir adamı bir askeri birliğin başında kumandan olarak gönderdi. O naınaz kıldırdığında arkadaşlarına Kur’ân okuyor ve sonunda da “De ki: O Allah’tır, bir tektir* sûresi ile okumayı sona erdiriyordu. Geri döndüklerinde bu durumu Peygamber (sav)’e aktardılar. Peygamber: “Ona niçin böyle yaptığını sorunuz” diye buyurdu. Ona sordular, şu cevabı verdi: Çünkü o Rahman (olan At)ah)’ın sıfatıdır. Ben o sûreyi okumayı seviyorum. Rasûlııllah (sav) şöyle buyurdu: “Ona aziz ve cclil Allah’ın da onu sevdiğini bildiriniz.”[11]
Tirmizi, Enes b. Malikten şöyie dediğini rivayet etmektedir: Ensardan bir adam onlara Küba mescidinde imamlık yapıyordu. Namaz esnasında onlara bir sûreyi başından okuduğu her seferinde onu okur ve “De kir O Allah’tır, bir tektir” diye başlardı. Bu sûreyi bitirinceye kadar devam eder, sonra da onunla birlikte bir başka sûre okurdu. Her rekatte bunu böylece yapıyordu. Arkadaşları (bu husıTsta) onunla konuştular ve ona: Sen hep bu sûreyi okuyorsun. Arkasından bu sûreyi okumanın yeterli gelmeyeceğini gördüğün için bir başka sûre okuyorsun. Ya bu sûreyi oku yahutta terket, bir başka sûreyi oku. Şöyle dedi: Ben bu sûreyi okumayı bırakmam. Eğer onu okuyarak size imamlık yapmayı arzu ediyorsanız yaparım. Hoşunuza gitmiyorsa bırakırım. Onu aralarında en faziletli kişi olarak görüyorlardı. Başkasının kendilerine imamlık etmesini hoş görmediler. Peygamber (sav) onlara gelince durumu ona haber verdiler, Peygamber şöyle buyurdu: “Ey filan! Arkadaşlarının senden istediklerini yerine getirmene engel olan nedir? Niçin her rekatte bu sûreyi okuyorsun?” Adam: Ey Allah’ın Rasûlü, ben onu seviyorum dedi. Bunun üzerine Rasûlııllah (sav) şöyle buyurdu: “O sûreyi sevmen senin cennete girmene sebeb teşkil etmiştir.” (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, garib, sahih bir hadistir.[12]
İbnu’l-Arabi dedi ki: “Bu, bir sûreyi her rekatte tekrariamanın caiz olduğuna bir delildir. Ben el-Esbat kapısı yakınlarında yirmi sekiz imam arasından bir imanı gördüm ki, ramazan ayında orada Türklere teravih namazını kıldırıyor ve her rekatte “Elhamdülillah1′ ile “De ki: O Allah’tır, bir tektir”
sûrelerini teravihi bitirinceye kadar -hem hafiflik olsun, hem de sûrenin faziletine rağbetten ötürü- okuyordu. Esasen ramazanda Kur’ân’ı hatmetmek sünnet değildir.”
Derim ki: Malik’in açıkça ifade edip söylediği de budur. Malik dedi ki: Mes-cidlerde Kur’ân’ı hatmetmek sünnet değildir. [13]
3- îhlâs Sûresini Okumanın Mükafatı:
Tirmizî, Enes b. Malik’ten rivayetle dedi ki: Peygamber (sav) ile bir yere geldik. Bir adamın “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini okumakta olduğunıı duydu. Rasûlullah (sav): “Vacib oldu” dedi. Ben: Vacib olan nedir? dedim. O: “Cennettir” diye buyurdu. (Tirmizi) dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir.[14]
Tirmizi dedi ki: Bize Muhammed b. Merzuk el-Basrİ anlattı, dedi ki: Bize Hatem b. Meymun Ebu Sehl anlattı. O Sabit el-Bunani’den, o Enes b. Ma-iik’ten, o Peygamber (sav)’dan dedi ki: “Her kim her bir günde ikiyüz defa “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini okursa ondan -üzerinde borç olması müstesna- elli yılın günahları silinir.[15]
Yine aynı senedle Peygamber (sav)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Her kim yatağında uyumak ister de sağ yanı üzerine yatar, sonra da “de ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini yüz defa okursa kıyamet günü olunca yüce Rab ona şöyle der: “Ey kulum! Sağın üzere cennete gir.” (Tirmizi) dedi ki: Bu, Sa-bit’in, Enes’ten rivayeti ile garib bir hadistir.[16]
Ebu Muhammed ed-Dârimî’nin Müsned’ınâe Enes b. Malik’ten şöyle dediği rivayA edilmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Her kim “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini elli defa okursa onun da elli yıllık günahları bağışlanır.[17]
(Dârimî) dedi ki: Ayrıca bize Abdullah b. Yezid anlattı, dedi ki: Bize Hay-ve anlattı, dedi ki: Bana Ebu Akil haber verdi. O Said b. el-Müseyyeb’i şöyle derken dinlemiş: Şüphesiz Allah’ın peygamberi Csav) şöyle buyurmuştur: “Her kim: “De ki: O Allah’tır, bir tektir” Sûresi’ni on defa okursa onun için cennette bir köşk yapılır. Her kim onu yirmi defa okursa onun karşılığında ona cennetle iki köşk yapılır. Kim bu sûreyi utuz defa okursa onun karşılığında ona cennette üç köşk yapılır.” Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab dedi ki: Allah’a andolsun ki ya Rasülallah o zaman biz de (cennetteki) köşklerimizi çoğaltırız. Bunun üzerine Rasûlullah (sav) “AllahCın lütuf ve ihsanı) bundan daha geniştir” diye buyurdu. Ebu Muhammed dedi ki: Ebu Ukayl, Zühre b. Mabed’in, Ebdal’den olduğu iddia edilmiştir.[18]
Hafız Ebu Nuaym, Ebu’l Ala Yezid b. Abdullah b. eş-Şıhhir’in babasından yaptığı şu rivayeti zikretmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Her kim ölümü ile neticelenen hastalığında: “De kî O Allah’tır, bir tektir” sûresini okursa kabrinde fitneye maruz kalmaz. Kabrin sıkıştırmasından emniyette olur. Kıyamet gününde melekler onu avuçlarında taşır. Ta ki Sıratın üzerinden onu cennete ulaşiırıncaya kadar.[19] (Ebu Nuaym) dedi ki: Bu Yezid’in rivayeti olarak garib bir hadistir. Bunu sadece Nasr b. Hammad el-Becelî münferid olarak rivayet etmiştir.
Hafız Ebu Bekr Ahmed b. Ali b. Sabit, İsa b. Ebi Patıma er-Razi’den şoy-le dediğini zikretmektedir: Malık b. Enes’i şöyle derken dinledim: Çan çalındığında Rahman’ın gazabı artar. Melekler iner, yeryüzünün her tarafını tutarlar. Yüce Allah’ın gazabı dininceye kadar: “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini okurlar.[20]
Muhainmed b. Halid el-Cenedi’den de şu rivayeti zikretmektedir: Muham-med, Malik’ten, o Nafi’den, o İbn Ömer’den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasûlull^h (sav) buyurdu ki: “Her kim cuma günü mescide girer, dört rekat namaz kılar, herbir rekatte Fatihatu’l-Kitab ile birlikte elli defa “Deki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini okursa ve böylelikle dört rekatte ikiyüz defa ih-lası okursa o kimse, cennetteki yerini görmedikçe yahut ona gösterilmedikçe ölmez, [21]
Cerir b. Abdullah el-Beceli’nin azadlısı Ebu Ömer, Cerir’den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Her kim evine girdiği vakit: “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini okursa (bu sûre) o evin halkından ve komşularından fakirliği uzaklaştırır.”[22]
Enes’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Rasûlullah (sav) buyurdu ki: “Her kim, “De ki: O Allah’tır, biftektir” sûresini bir defa okursa ona bereket ihsan olunur. İki defa okursa una ve aile halkına bereket ihsan olunur. Kim onu üç defa okursa ona ve bütün komşularına bereket ihsan olunur. Kim oniki defa okursa Allah ona cennette oniki köşk bina eder. Hafaza melekleri: Celin kardeşimizin köşküne gidip bakalım derler. Her kim bu .sûreyi yüz defa okursa, Allah onun elli yıllık günahlarını örter. Kan ve mala karşı işlenmiş suçları müstesna. Eğer bu sûreyi dörtyüz defa okursa, Allah onun yüz yıllık günahlarını örter. Eğer bin defa okursa cennetteki mekanını görmeden yahut ona gösterilmeden ölmez.”[23]
Sehi b. Sa’d es-Saidi’den dedi ki: Bir adam Rasûlullah (sav)’a fakirlikten ve gelini darlığından şikayet etti. Rasûlullab (sav) ona şöyle dedi: “Eve girdiğin vakit eğer evde kimseler varsa selam ver. Şayet hiç kimse yoksa bana selam ver ve bir defa “De ki: O Allah’tır, bir tektir” sûresini oku.” Adam bunu yaptı, yüce Allah ona -komşularına taşacak kadar- ona bol rızik ihsan etti.[24]
Enes dedi ki; Tebuk’ta Rasûlullah (sav) ile birlikte idik. Güneş ışıltısı ve nuru olduğu halde beyaz olarak doğdu. Daha önceden onun hiç bu şekilde doğduğunu görmemiştim. Cebrail geldi, Rasûlullah (sav) ona: “Ey Cebrail’dedi. Ben ne diye güneşi bundan önce hiç görmediğim bir şekilde şualı ve beyaz olarak doğmuş olduğunu görüyorum.” Cebrail dedi ki: “Bunun sebebi şudur: Muaviye b. Muaviye el-Leysi bugün Medine’de vefat elti. Allah onun% nama2im kılmak üzere yetmişbin mdek gönderdi.” Peygamber: “Bunun sebebi nedir?” diye sordu. Cebrail şöyle dedi: “O gece gündüz, yürürken, ayaktayken, otururken “De kii O Allah’tır, bir tektir” sûresini çokça okurdu. Ne dersin? Ey Allah’ın Rasûlü arzı sana yaklaştırayım, onun namazını kılmak ister misin:Peygamber: “Olur” dedi. Onun namazını kıldı, sonra geri döndü.[25]
Bunu es-Salebi zikretmiştir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır. (İlılas Sûresi burada sona ermektedir. Ailah’a hamd olsun).
İhlas Suresi